İçeriğe geç

Kaynakça nasıl bir şeydir ?

Kaynakça Nasıl Bir Şeydir?

Kaynakça… Şu meşhur kaynakça. Üniversiteye adım attığınız andan itibaren peşinizi bırakmayan o kâbus! Ama gelin, bir bakalım… Kaynakça aslında nedir, ne değildir? Bize sadece araştırmalarımızı yapmamız gerektiğini hatırlatmakla kalmaz, aynı zamanda yazdığınız her şeyi “başkasından alıntı yapmadığınızı” kanıtlamak için oldukça ciddi bir görev üstlenir. Yani bir nevi “yazdığın her şeyin sahibi sensin, ama başka birinin düşüncelerini, yazının içine nasıl gizledin?” gibi bir şey.

Kaynakça: Sadece Bir Liste Mi?

Kaynakça dediğimiz şey, aslında en basit haliyle bir liste. Ama bu liste sıradan bir liste değil, “Bunu ben uydurmadım, bakın, bunu şuradan aldım” dedirten bir liste! Örneğin, biri çıkıp der ki “Gökkuşağının renkleri nedir?” ve sen de cevap verirsin: “İzlediğim bir belgeselde gördüm, orada anlatmışlardı.” Eee, kimse sana “belgesel neydi?” demez, değil mi? Ama yazılı bir şey yazmaya başladığında… işte burada kaynakça devreye girer!

“Kardeşim, belgesel dedin, kaynak göstermiyorsun!” diyecek bir öğretmen olursa, ne olur? Yani öyle her konuda “Benden kaynakça olmaz” diyemeyiz, maalesef! Bu yüzden de yazının sonunda bir yerlere “Kaynakça” başlığı açıp, okurlarımıza ciddiyetinizi gösterirsiniz. Ama içten içe, bu “Kaynakça” işinin tam olarak ne işe yaradığını da merak edersiniz. Ne de olsa kimse gerçekten bu listeyi okur mu? Bunu ben düşündüm, değil mi?

Kaynakça ile Tanışma: Gençlik Yıllarından Bir Anı

İzmir’deki üniversite yıllarımda, o meşhur ödevin zamanlaması ve kaynakça kısmı beni her defasında heyecandan 2 santim daha kısaltıyordu. Hani diyordum ki “Ödevim tam, cümlelerim doğru, ama kaynakça neydi şimdi?” Çünkü kaynakça, ödevin diğer her kısmına göre daha… karmaşık bir mesele gibi geliyordu. Bazen yapacak bir şey bulamayınca, kaynakçanın başına ‘Wikipedia’ yazıp, sonra da utangaç bir şekilde arka tarafa bakıyordum. İşte, o zamanlar “Kaynakça nasıl bir şeydir?” sorusu her an aklımda dönerdi. Gözümde belki de bir tür ‘tekrar tekrar bakılan’ kötü bir şaka gibiydi.

Kaynakça Bizi Nereye Götürür?

Şimdi biraz daha derinlemesine bakalım… Kaynakça aslında araştırmanın son aşamalarına geldiğinizde, yazınızın doğruluğunu kanıtlayan bir tür güvenlik kilidi gibi. Yani, “Evet, bu yazıyı yazdım ama hakikaten doğru bilgi verdiğimi nereden bilebilirsiniz?” sorusunun cevabı kaynağınızda yatıyor. Ama ben bir gün kendi iç sesimle şunu konuştum: “Kaynakçayı boşver, direkt doğru düzgün yazı yaz. Belki de kimse kaynakça kısmına dikkat etmiyor, ne de olsa herkesin kitabı var, değil mi?”

Gerçekten de bazen kaynakçayı sadece ‘yazıyı bitirdim’ kısmı olarak görmek isteyebilirsiniz. Ama durun, bu iş öyle kolay değil! Çünkü kaynakça yazmanın da bir tür ‘sanat’ olduğunu fark ettim. Her kitap, her makale, her internet kaynağı o kadar ‘hassas’ ki, doğru yazmak, yerini tam koymak büyük bir mesele. Bir arkadaşım diyor ki: “Abi, kaynakçayı doğru yazmak mı? Ya ben, Hızlı ve Öfkeli filmine bile referans veriyorum bazen. Kime ne!”

Kaynakça Yazmak: Zor Bir Görev Mi?

Kaynakça yazmak çoğu zaman bir ‘yapılacaklar’ listesinde son sırada yer alır. Ancak işin sırrı şurada: Herkes son dakikada yapmak zorunda kaldığı bir işi ‘kolaylaştırma’ yolunu arar. Kaynakça da bunun en belirgin örneğidir. İşte ben de, bir gün dersten hemen sonra sınıf arkadaşım Ahmet’le birlikte kafede buluşup, “Kaynakçayı bir şekilde halletmemiz lazım” dedik. Ahmet’in cevabı ise tam bir felsefi derinlik taşıyordu: “Abi, Google’a yaz, yapıştır, tamamdır.” Hmmm, Ahmet’in önerisi çok havalıydı ama ben biraz daha dikkatli olmak gerektiğini düşündüm.

“Yani, şu an bir şey yazarken bile doğru bilgiye nasıl ulaşacağımı düşünmek zorundayım, ama kaynakça işini ne zaman düşündürebiliriz ki? Yine de gözümü korkutmamalı, belki bir kahve ile daha iyi olur,” diye kendi kendime geçirdiğim iç sesimle biraz rahatladım. Kaynakça yazarken ‘sıkıcı’ olmamın, aslında sadece bir tembellik olduğunun farkına vardım.

Kaynakça ve Ben: Sonuç Mu?

Kaynakça işte böyle bir şey… Önce biraz korkutur, sonra yapmaya başladıkça bir tür disipline sokar, sonrasında ise ‘Yazdım bitti’ dedirten bir rahatlama hissi sağlar. Tabii, zamanla birkaç dakika önce kafanda dönen karmaşık düşünceler de tamamen kaybolur. Sadece “Bunu doğru yazdım, bu kesinlikle güvenilir bir kaynak” diyerek geçeriz.

O yüzden bir dahaki sefere kaynakça yazmaya başlamadan önce, bir kez daha düşünün. “Google mı? Kitap mı? Akademik makale mi?” derken belki de siz de “Hadi ya, ben de mi bu kadar ciddi oldum?” diyeceksiniz. Ne de olsa, kimse kaynakçanın olduğu yere kadar gitmek istemez, değil mi? Ama, biz ‘gerçek’ bir yazı yazanlar, kaynakçanın aslında bir yazının en ciddi kısmı olduğunu fark ettik. O yüzden kaynağınızı doğru göstermek, her zaman en iyi yoldur!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

beylikduzu escort beylikduzu escort avcılar escort taksim escort istanbul escort şişli escort esenyurt escort gunesli escort kapalı escort şişli escort
Sitemap
ilbetvdcasino güncel girişstphelps.orghttps://www.betexper.xyz/casibom